LUTFETTİĞİM KADAR MUTLU OLACAKSIN
Kazanamayan sadece darbeciler değil elbette.İşgalcilerde kazanamadı. Meclisimizi bombalayanlar yenildiler.İç savaşı başlatamadılar özetle.Fakat sadece zaman kazandık.15 Temmuz tarihimizin en büyük savaş günlerinden biri olarak yazılacak.Meydan savaşı değil ama, postmodern bir “Normandiya Çıkarması” Yada bir Canakkale denemesi.Gezi Parkı süreciyle başlayan sıcak savaş sahnelerinin finali olacaktı esasen.Daha şiddetli geliyorlar üzerimize.Ben üretiyorum bu uygarlığı diyor Batı dünyası.O halde ben karar veririm,sen ne kadar istifade edebilirsin benim ürettiğim konfordan.Sınırlarını ben çizerim.Haritanı çizmek için masa başına Lozan’a,Sevr’e çağırmama bile gerek yok.Oturduğun yerden, yada oturduğum yerden hakkında karar verebiliyorum .Çok uzaklardan yanıbaşındaymış gibi duyabiliyorum seni.Algılarını yönetebiliyorum. 17/25 ‘e , ne tepki vereceğini,7 Haziranda ne refleks ortaya koyacağını hesaplayabiliyorum.1 Kasım gibi küçük hatalar yapsam da! Ulus, Güven park, Taksim, Suruç , Refahiye bombalarıyla alt üst edebiliyorum psikolojini , toplumsal depresif günler yaratıp dizayn edebiliyorum ne lazımsa benim için o konjonktürde.Görebiliyorum.Hatta ne rüya gördüğünü bile kestirebiliyorum.”Yüzünü görmeye mi hasretim” Bu uygarlığın en büyük düşmanı sensin.Tek kutuplu yaşayan bu dünyada İslam harici hiçbir düşmanımız kalmadı…diye devam edecek.
Johann Wolfang Von Goethe 1817 tarihli mektubunda fısıldasa da “er yada geç ,akla uygun bir İslam’ı kabul etmek zorunda kalacağız “ derken, ne kastederse etsin ,İngiliz başbakan Teacher , Londra’da halka verdiği bir mesajda “:istediğiniz kadar siyasetçileri sevmeyin ,yaşadığınız konforu bize borçlusunuz “ derken yüzyıllar sürecek bir serüvenin ipuçlarını veriyorlardı.Sartre’ın “Dinsiz çağın dini , hümanizmin “ de iflasıyla birlikte zaferini perçinlemek isteyen batı dünyası ne kadar entellektüel bakarsa baksın çok net bir pratiğe imza atıyor.”Yok edeceğim” pratiği bu.”Öldüreceğim”.Her ne olursa olsun ,en yakın gelecekte değil,çok uzaklarda bile olsa potansiyel bir tehdit de istemiyorum. Pozitivizmden başka bir din olamaz. Benim iklimimde ne söylenirse söylensin, romancılarım, edebiyatçılarım ne öğütlerse öğütlesinler bu keskin zaferimi gölgeleyemezler.”Hepimiz Romanın çocuklarıyız. “ Prometheus’un meşalesi elimizde çılgın çocuklar olarak Tanrı’ya söyleyeceklerimiz var, durmadan yürüyeceğiz.
NASIL KARŞI KOYACAĞIZ ?
“Dini hayatı ne zamanki öbür dünya beklentisine dönüştürdük o zaman islam iç ışıltısını kaybetti.”diyor Roger Garaudy.Ve devam ediyor.”İbn Meserre, İbn Tufeyl,İbn Bace ,İbn Hazm,İbn Rüşdlerin ,İbn Arabi gibi Endülüs’lü sufilerin ,Kurtuba Üniversitesi hocalarının dehasıyla sağlanan bilim,felsefe ve sanatla beraber sosyal ve siyasal alanda gerçekleştirilen gelişme,genellikle iktidar tarafından desteklenen “fukaha’ nın engisizyonu “ yüzünden sönükleşmiş ve körelmiştir.Bu “fakihler/İslam hukukçuları “ artık Kuran ve sünnete bile başvurmuyorlardı.Sadece imam Malik ‘in Muvattası’nı şerh ediyorlardı.Kendi doğmatik dar kafalarının almadığı her hususu kafirlik olarak göstermekte tereddüt etmiyorlardı.Hatta imam Gazali ‘nin kitapları İspanya ‘ya ulaştığında bunları yakmaktan bile çekinmemişlerdi.Sonunda onlar bilimin zıttı olan şeyleri “bilim “ olarak adlandırmaya başladılar.Onlara göre bilim, eski kelam veya fıkıh metinlerini ezberlemek ve bunları şerh etmekti. Sadece dini hayatla ilgili olanlar,evet sadece onlar faydalı bilgilerdi. diye de bir bahane bulmuşlardı.
Batı müslümanlığı “Katolik krallara “ bulunmaz fırsatlar vermiş olan işte bu yobazlık ve doğmatizm yüzünden ölmüştür.Aynı yobazlık ve aynı doğmatizm Doğu müslümanlığını,Batı ‘nın sömürgeci saldırganları için kolay bir av haline getirmiştir.(Roger Garaudy- İslam ve İnsanlığın Geleceği S:24-25 )
1991 yıllarında kaleme alınmış bu kitabın müellifinin ortaya koyduğu fotoğraf nasılda tanıdık geldi ! Kuranın bile okunmadığı bir “hizmet-cemaat” hareketinin ! bir tür papazın (evlenmeyen,çocuk sahibi olmayan arınma için günahına ağlamayı seçmiş,Sümela manastırı yerine Pensilvanya tercihi yapmış) !..islam diye yutturduğu rüyaları…sadece ezberleyen müritler.Ve yobazlık.Sadece yobazlık,ehliyet ve liyakat yerine vaftiz suyu ile yıkanmışların, askeri okullarda, Yargıtay’da,Tübitak da…mevzi alışı. Diğer taraftan bakınca ne kadar müthiş bir kurgu. 7 Haziranda toplumun algısını yönetmek için , sür piyasaya konuşsunlar.MİT tırlarını dünyaya ilan etsinler.Halk Bankasıyla yürütülen ekonomik faaliyetleri, Suriye coğrafyasında attığın her türlü adımı bozmak adına afişe etmek için kullan.15 Temmuza gelirken her adımda faydalan.Ve koskoca bir islam coğrafyasının 30 yıllık enerjisini bu kanalla tüket.Tersine çevir.Türkçe konuşturuyoruz hevesi yaratıp, canına oku müslümanlığın.Cihanşümul hedeflerin çöplüğünde debelendir bizi…”Aklınızı kullanmazmısınız” diyen öğüt sahibine kulak vermek zamanıdır.
“BERATI ZİMMET ASILDIR.”
Dibe vurduk.Artık kendi dinamiklerimizle doğrulacağız.Medeniyet dinamiklerimizi, islami olanı,akılla,evrensel olanla,vahiyle mecz edeceğiz. Bilimsellik,din ve sanatta kopya çekmeyeceğiz.Toplumsal ayar mekanizmaları çalışacak.Üniversiteler yol gösterecek.Siyasetçi tek başına kalmayacak.Stratejik yol haritalarımızı hep birlikte yapabilmenin yolunu kurumsallaştıracağız.Devlet milletin hizmetinde ise artık resmi dil bizim olandır.Bu içselleşecek.Ezanlar türkçe okunmuyor ki ,biz cami yerine başka yerlerde ilham arıyoruz ! 28 Şubat dönemiydi.Zinhar yasak dediler kurban derisi toplamak.Doğru gittim karakola,sadece oradan 7 adet kurban derisi aldım.Bugün vaziyet değişti.Derilerimiz,kurban ibadetimizin bir parçası olarak da zinhar Türk Hava Kurumuna ait olmalıdır ! Katolik krallar ! hatırlatması çok gelmesin ama,dost olmayanlar ,üst akıl, toplumun mevcut mekanizmalarını da hazır ellerindeyken yönlendirip prim topluyor. Kuran okuyanları basan jandarmamız yok artık .Bu jandarma da bizim gibi Kuran okuyor ey ahali !..
Ayağa kalkarken , 15 Temmuz miladından hareketle hukuk sistemimiz büyük bir sınav verecek.”Din,hukuktur “tabiri yabana atılamaz.Kendi medeniyet dinamiklerimize hayatiyet vermek adına lafzı ve ruhuyla millet olarak yargılama yapmak zorundayız.Türk milleti adına karar veren mahkemelerimiz kılı kırk yarıp ,geciken adaletten kaçmalıdır,kuduz köpekten kaçar gibi.Aksi halde bedelini ,bu milleti millet yapan hamurumuzu , kardeşlik köprülerini incitmiş olacağız.Yarınlar için ne büyük tehlikedir bu.Köprülerde direnenlerin zaferidir 15 Temmuz.Bu zaferi istikbalde kardeşlik köprüleriyle de yaşatmak zorundayız.Charles Dickens “İki Şehrin Hikayesi’ni anlatırken: “her evin herbir odası da kendi sırrını gizler,oralarda yaşayan yüzbinlerce göğüste çarpan her kalbin de kendine en yakın olan kalpten gizlediği bir sır vardır” derken en derin yol arkadaşlığının yanılsamalarını anlatır.Bir zamanlar ölenler,öldürmektedir,Paris terör dönemini yaşamaktadır.Zıtlıkların ,cesaretin,kahramanlığın ,öfkenin …hikayesi anlatılsa da bir şekilde nihayetinde insanın maddi yücelişinde ,eşyanın fethinde ,bilimselliğin zirvelerinde buluşmanın hikayesi olabilmiştir bu hikaye.Bizim ayrılıklarımız o kadar bile değil.Sırlarımızı,niyetlerimizi okumakla vakit geçirmenin zamanı değil.Cumhurbaşkanımız bir mihenk ortaya koymuştur.”Milletimden ve Allah’dan af diliyorum,bu örgütün foyasını çok daha önce devlet adamı olarak bilmek ve söylemek zorunda idim.Hata ettim.” Bu ölçü aynı zamanda örtülü bir aftır.Takip edilecek hukuki ve fiili yolun haritasıdır.Yol gösteren bir tariftir.Kılcal damarlarımıza kadar girmiş bu örgütün suç dinamiklerini, bunlara bağlı çalışan suçlularını en şedid biçimde mahkum edelim.Ancak ,cumhurbaşkanımız gibi asla suçu olmayan ve sadece aldatılan kesimini bir an önce düştüğü yerden ,hukuk sistemimiz aracılığıyla elinden tutup kaldırmak zorundayız.Suçların şahsiliği ilkesi ve herkesin suçu ispat edilinceye kadar suçsuzluğu asıldır karinesi vazgeçilmezdir.Suç şüphesiyle, delilleri karartma ilkesiyle ,katalog suç terimleriyle bu ilke yani “beratı zimmet asıldır” prensibi haleldar edilemez. Zedelenemez. ”Katolik krallara prim” verdiğimiz günler “ geçmiştir.
15 Temmuz darbe teşebbüsünün B Planı elbette var ancak henüz bilmiyoruz.Fakat hesaplayan üst akıl ,iç savaş çıkaramasa da hangi sonuç çıkarsa çıksın aleyhte olmak kaydıyla, bu durumu kanalize etmeye çalışacaktır.Fırsat verilmemelidir. Adalet sistemimizin her düşünen beyni ,adalet saraylarımızdaki her hakim kürsüsünün arkasındaki milli irade, bu derin bilinçle hareket etmeli,kirlenmemiş,suça karışmamış her vatandaşımızın aldatılmışlık ötesinde ne varsa elinden tutup ayağa kaldırmayı ,aklamayı veya şüphesiz (! ) suçlamayı vazife bilmelidir.Anayasamızın 38.maddesi gereğince yapılacaklar bellidir.Yargı paketleriyle sistemi daha çok içinden çıkılmaz hale getirmeden TCK 220 devam maddeleri de,CMUK da bu gayret için yeterlidir.Yaşadığımız tecrubelerden ders çıkarmalı Ergenekon,askeri casusluk,şike davası..vs dikkate alınmalıdır. Bu mevzuatla suçlamak da, aklamak da mümkündür.Sadece niyet ve istikamet ortaya konmalıdır.Cesaret ve vizyon eksiğimiz olmamalıdır sadece.