YENİ MEDENİYET DİLİ NASIL OLUŞACAK -3-

        Her zamankinden oldukça farklı gergin bir atmosfer vardı toplantı masasının etrafında. Ulusal güvenlik toplantısı tam zamanında başlamıştı fakat her zamanki gibi icra edenlerin başarılarını brife ettiği takdim ve önsöz kısmı çok sıkıcı ve katılımcıların zoraki dinledikleri bir havada geçmişti.Somali ‘de “ Kara Şahin Düştü “ operasyonundan veya 11 Eylül ertesi günlerinden  kalma bir toplantı havası esiyordu başından beri. Başkana yakın oturan beyaz saçlılardan alnı en derin çizgili olanı,  zoraki söz alarak devam etti konuşmasına: “ Birleşik devletler, Ortadoğu’daki tüm kazanımlarını 15 Temmuz başarısızlığıyla heder etmemeli.Telaşa gerek yok. Bence intikam için yaşayan toplumları yönetmek ve unutturmak zor değildir. Akılla değil duyguyla yaşıyorlar çünkü.Yine de Anadolu coğrafyasını başka yerlere benzeterek kolay başarı ummak başından beri hata oldu.Marshall yardımı almak istemeyen Menderes ‘i ,kendi toplumuna astırdığımız bir gerçektir ancak o zamanki egemenlerin yaygın kültürü bir avuç elitin şekillendirdiği köksüz bir modeldi.Bu karekteristik ortam işimizi çok kolaylaştırdı. Sonuç almıştık o dönem.Ankara başkent olmadan önce  köyleri , tarlaları parselleyen ve savaş zengini türedilerin ve onların çocuklarının  bıraktığı mirası sahiplenenlerle,  1971, 80 ihtilalini de kolayca zekretmiştik, fakat 50 yıl sonra aynı mental kulvarı korumak mümkün olmuyor.

        Newyorkta’ ki benim torun nasıl google’ dan istediği bilgiye ulaşıyorsa, Erzurum Narman ‘da ki kasaba çocuğu da aynı bilgiye ulaşıyor. %90 ları aşan insan kitlesi 12 Eylül ihtilalini onaylamıştı anayasa referandumunda .İhtilali kopartanda toplam 20-30 subaydı sanırım.Gerisi çorap söküğü gibi gelmişti.Algı yönetimi de o dönem çok bilinmezdi bizim dışımızda. Bu yanılttı bizim gözünden birşey kaçmaz yeni nesil jenerasyonumuzu.”iki ırgatla Süleymaniye yıkılır” diye bir vecizeleri var Türklerin.Fakat devlet deyince “sizden olan emir sahiplerine itaat edin” diye çok ağır basan bir ciddiyetleri var.Gezi parkı gençliği Türkiyede bir pencere açtı fakat yerli, milli açılımlara da sahne olabileceğini gözden kaçırmamak lazım.Irak’a yaptığınız işgale özgürlük harekatı deseniz bile, tüm ülkelerde özgürlük diye başladığınız köprülerde yeni nesil,  özgürlüğü , sizin sipariş ölçülerinizde  anlamayabilir.Elbette en saf haliyle “yüreğinin git dediği yerdir”  O’nun için hürriyet.Bundan sonra da çok dikkat etmek lazım.Büyükelçilik yaptığım yıllardan edindiğim bilgilere göre : İslam peygamberi dedikleri Muhammed’ in öğretisine inanan en yakın arkadaşları  Bekir,Ömer,Osman ve Ali o kadar farklıdırlar ki birbirlerinden , inanılmaz. Benim gençlik yıllarımda birlikte büyüdüğüm Pink Floyd ‘un “duvardaki herhangi bir tuğla “ gibi bir özgür karakteristik yansıtır.Düşüncelerinin kontrol edilmesini bırakın,özgür düşünme esastır.Türklerin inandıkları din özgürlükçüdür.Fakat biz başardık böyle bir toplumdan yobaz “benden olmayan ötekidir” diyen bir cemaat üretilmesine imkan verdik.Birbirine tıpa tıp benzeyen , “abici” kendisi  bile olamayan zavallılardan dünya çapında ürettik.Önünü açtık.Fakat her zaman bizim tarif ettiğimiz ve çıkarlarımıza uygun özgürlükçü kulvarlar üretemeyebilir toplum mühendisliğimiz. Uzun lafın kısası, 15 temmuz başarılı olmadı diye ,maskelerimizi çıkarıp bir Normandiya yada Vietnam  çıkarması yapacak değiliz.Onların askerleri de bizim için savaşmalı.Bizim çocuklar ölemez.İstihbaratımız ve ben Amerika için ne yapmalıyım ? sorusunu kendisi için hayat ideali sayan asker ve sivil gücümüz hatasını kabul edip yola devam etmelidir.”

        Ama efendim , diye atılan istihbarat görevlisini küçük bir el hareketiyle susturan alnı en derin çizgili adam gözlerini masanın etrafındakilerin üzerinde şöyle bir gezdirdikten sonra başkana doğru döndü ve kelimelerin üzerine basa basa son cümlelerini söyledi.” 1 Kasım’da da duygusal bir beklentimiz yoktu.Haziran seçimlerindeki aktörlerden sonra değişen hiç bir şey olmadığını düşündük, yanıldık.Pozitivizm bizim nefes alıp verme şeklimiz.Gücümüzün herşeye yeteceğine olan inancımız bizi yanıltıyor her nedense.Onlar yarın için Tanrı’nın adını anmadan plan yapmıyorlar.Bir de yaptıkları plan kadar çalışsalar çok can yakacaklar zaten.2002 den sonra önünü bıraktık 2023 dediler.Koydukları hedefleri sürdürülebilir hale getirdiler.Üretim bandı hala çalışıyor.Dünya ya satıyorlar .Şehirlerinde gerillalar hendek savaşları açtılar, o sırada bile ARGE paketi çıktı meclisten.Bu potansiyel ürkütücü dikkatli olmak lazım.Bizim kurmaylar hesap yaparken o kadar determinist ki, beklenmedik zamanlarda ortaya çıkan ve tabyalaşan, bir araya gelen feda oluşlar önümüze çıkıyor.Bu inanç şekli bizim için yabancı.Bu kısmı bilmiyoruz.Çözemiyoruz.Bu uygarlığı biz yarattık fakat insanı taçlandırmak için çıktığımız bu yolda sadece kendi insanımız için ,kendi konforumuz için geberesiye öldürüyoruz.Bu sırıtıyor artık.Ve çaresi yok gözüküyor.”

        İstihbaratçı kanat toplantının finalinde kendilerine karşı yapılan ağır suçlamalara cevap vermek için hazırlık yapa dursun, beklenenin aksine toplantıyı kısa kesmek isteyen başkan, ortamı şöyle bir kokladı ve devam etti.” beyler hepimiz hata yapabiliriz.Ben , yaptığınız kurgunun mükemmel olduğunu düşünenlerdenim. Müslüman bir toplumu kendi heyecanlarıyla boğduk.Enerjisini dünyanın her tarafında bize hizmet eden okullarla emdik.30 yılı aşkın süre çalışan bir cemaat bizim yerimize savaştı kendi ülkesiyle.İslam en büyük rakipse bizim için en çok orada kazandık.Çünkü ruhunu da bozduk inandıkları dinin.Sadece ümitleri var artık. Üsame bile bize bu kadar kötülük yapamamıştı.Bu yarayı 10 yıl uğraşsalar zor kapatırlar.Fakat sonuç her zaman istediğiniz gibi olmayabilir.Ütopik olmak bizim işimiz değil.Benim içinde geçerli bir benzetme yapayım: Siyah bir adam olarak tüm dünyadaki siyahlar için elbette olağanüstü bir konforun rüyasını görmek ülkemin kaynaklarını heba etmektir.Böyle düşünmem bir üçüncü dünyalı için varlığımı inkar anlamı taşır .Biz üçüncü dünyacı değiliz.Bu kadar ütopik olamayız.”Ben merkezçi “ olarak bugünlere geldik.Protestan ahlakın ütopyası “seçilmişlerin “, işini iyi yapanların yada başka bir ifadeyle Tanrının en çok sevdiklerinin ülkesidir bu ülke.Yola devam.Bu uygarlık bizim.Onlara , kendi topraklarında bizim düşünce yapımızla yaşamayı,nefes aldırmayı başardığımız sürece 15 temmuzların bir önemi yok.2017 nin 15 Temmuzu ne güne duruyor.Farklı inanıyor olabilirler, aldırmayın, bizim gibi yaşıyorlar,hatta yaşamak istiyorlar.Bilimsel düşünürken,sanat ve ekonomik faaliyetlerinde bize benzedikleri sürece sorun olmayacak. Postmodern bir 15 temmuzu gündeme alsın herkes, bugünden tezi yok.Fakat küçümsemek yok bundan sonra.Karşımızda bizim gibi bir dönem dünyayı yöneten bir medeniyet dinamiği var.Mozambik yada Zaire değil orası.Toplantı sona ermiştir.Teşekkür ediyorum.”

……………………

Previous
YENİ MEDENİYET DİLİ NASIL OLUŞACAK -2-
YENİ MEDENİYET DİLİ NASIL OLUŞACAK -3-