AFRİN ‘DEN DAHA ÖTEYE …

Anneler bayrağa sarılı tabuta şöyle bir sarılır ya.. koklar gibi, öper gibi,kucaklar gibi, sever gibi, gözyaşlarıyla ıslatır ya Türk bayrağını ..Arş titrer ya seyrederken ,  çözülür akar ya  gözyaşlarımız  görünce bu şehit annelerini ,gök yarılır  sanki ve içimizde yüreğimizde ne kırıldıysa ,hangi fay hattı parçalandı ise artık zelzelesi akseder ya gözbebeklerimize , bu acıya nasıl dayanacağımızı en derin duygularımızla anlamaya çalışırız ya ,sonra vazgeçip düşünmekten ,nasılsa çözemeyeceğimiz bu gerekçeler dünyasını terk edip ve çoğu kez bizde ağlarız, ağlarız ağlarız ya elin evladı ele ucuz değildir !  diyene kadar ..

         ……….

         Hal böyleyken Türkiye ‘ye gelen ABD dışişleri bakanının ,kendisine sorulan “Osmanlı Tokadı “ sorusuna hafif müstehzi tavırla: “Türkiye ile birlikte çalışmanın bir yolunu bulmalıyız.” cevabıyla “misafir “olacağı ,diplomatik ziyarette bulunacağı ülkeye gönderebileceği !  en olumlu cevabı yine seçerek konuşması size de ilginç gelmiyor mu ?

         Savaş ile barış arasındaki çizginin hiç bu kadar inceldiği bir dönem yaşanmamıştı.Sınırlarımızın hemen ötesinde yaşanan savaş cehennemi analarımıza acılar yaşatırken , ülkenin uğraşmak zorunda olduğu masa başı müsebbiplerinin talepleri ne kadar soğukkanlılıkla konuşulabilir ? ne kadar mantıklı izahlar getirilebilir ki ? Fakat gerçek böyle. Masa başında sulh olunmadan sahada savaş bitmeyecek.Masa başı muhataplarınıza “gerekirse sonuna kadar sizinle hesaplaşacak gücüm var “ hissini veremedikçe sahada ateşkesi sağlayamayacağınız ortada.Bu gücü siyasetçiye verecek olan ise halkın toplu vuran yüreğidir. Gücüdür. Potansiyelidir. Birikimidir.Jeopolitik bütün zenginliğidir.

         ………..

         Başka değişenlerde var elbette.

         Hiç bu kadar toplumdan kopuk siyasetçilerin ve ekiplerin , kendi toplumu ile fikir ve karar birliği sağlamadan dünya siyasetine yön vermeleri ilklerden.Öyle ki : bu sergüzeştler , maceralarıyla  dünya tarihinde iz bırakma adına çılgınlaşıyorlar  ve saldırı hezeyanlarıyla yol açtıkları  ölüm koridorları dünyamız adına muazzam talihsizlik

         İngiltere ‘de yalnızlar bakanlığı kurulması fikri de ilklerden.Dünyayı yönetenlerin kendi coğrafyalarında insani yaşam biçimlerinden uzaklaştığının çok tabi göstergesi.

         Yine İngiltere’de belediye otobüslerinde iki koltuktan sadece birinin aşınmış olduğunu, neredeyse diğerinin hiç oturulmamaktan kaynaklı yeni gibi durduğu da ilklerden.Otobüste bile yalnız çünkü.Tahammülü yok bir başkasına.

         Öteki herkes .

         Sadece bireysellik var mütemadiyen.

         Markette alışverişte bile tek kişilik hazır yemekten tutun,akşam buluşmaları bile sosyalleşme adına internet üzerinden yapılan davetle şansa kalmış raslantısal birlikteliklere bağlı.

         Refah düzeyi en yüksek diye anılan ülkelerde yapılan okul baskınları, öğrencilere kurşun yağmuru da ilklerden.Nefret , en çok bireysel yaşanan pozitivist dünya görüşü sahibiyle cinayet işletiyor.

         Bir süper gücün devletin başının ayrı, gizli servisinin ayrı, komutanlar cephesinin ayrı , meclisinin ayrı konuşması da ilklerden.

         Din temelli bir iktidar üzerine bina edilen İsrail devletinin güya yeni başkentinin ! Kudüs olarak ilanı da ilklerden.”Tanrı’yı kıyamete zorlayan “ bir güruhun dünya çapında bu kadar birbiriyle iyi anlaşması da keza .İsa mesih’in yeryüzüne teşrifi için bu kadar masumun ölmesi,kurbanların ahının arşa yükselmesi bunları zerre kadar ürkütmeyecek.

         Evrensel insan hak ve özgürlükleri deyince ahkam kesen ,  yeryüzünün kubbesinde dilek ve temennileri eksik olmayan batı uygarlığının : kendinden olmayana karşı son derece acımasız oluşunu artık gizleyememesi  de ilklerden.

         Evlerinden koparılmış, savaştan kaçan müslüman coğrafyanın insanlarının tel örgülerle olmadı tekme tokatlarla  karşılandığı batı dünyasında  savaş deyince derdine düştüğü  mazlumların kan ve gözyaşı değilde , mülteci sorunu ile nasıl boğuşurum  telaşı da ilklerden…

         Dünyanın bu kadar  küçüldüğü ilklerden.

         Her nereye giderseniz gidin, yaşamın neredeyse sosyal medya hesapları, aynı market, kahve içme yeri ve sandöviç isimlerinin farklılaşması dışında aynılaştığı da  ilklerden.

         “Bu nasıl bir dünya hikayesi zor “ diyen büyük şair bugün yaşasaydı Afrin yolcuları için “durun kalabalıklar bu cadde çıkmaz sokak “ demez, bu çivisi çıkmış dünya için çivi çakmaya gidenler: gazanız mübarek olsun “ sesini duyar gibiyim.

         Çivisi çıkan bu dünya için sadece cephede savaşmak değil, aynı zamanda kalbi kırık ,umudu körelmiş her insanın gönlünde yeni bir ümit cephesi , gerekirse bir direnme siperi kazmakla da yola devam etmek gerekiyor.

         Kavgayı körükleyenlere, silah satmak için ateşe durmadan odun atanlara  ,insanı ruhu olmayan bir ekonomik canlı olarak düşünen ve dünyayı öyle planlayanlara karşı sınır tanımayan bir karar ,fikir ve hareket birliğine ihtiyacımız var.

         Yeni olan da,lehimize olan “ ilk”lerde  gücümüzü artırabilir.

         Umudumuzu güçlendirebilir.

         Çünkü dünyanın her tarafında bireysel iyiler ,kötülere karşı cephe alma ihtiyacı duyuyor.Yalnız kalsa bile.Bireyin tek başına hayata karışmasının ,söz söylemesinin son derece kolaylaştığı dünyamızda artık yeterki iyi olan bir “ direnme teklifi” ortaya atın.

         Kabul görecek.

         “Afrin “deyin , kabul görecek.

         “Osmanlı Tokadı “ deyin, kabul görecek.

         ”Dünya beşten büyüktür”  deyin kabul görecek…

         Evet bu tekliflerin daha sivil, daha pratik formüllerine ihtiyacımız var. Afrin ‘in sivillerinin gönülleri bizim olmalı.Diyarbakır’ın, Sur’un,Şırnak’ın camilerinde nasıl birlikte dua ediyorsak, hatırlamak bile istemediğimiz hendek savaşlarında nasıl camiler bizi birleştirdiyse , askerimizin ayak bastığı her yerde kucaklayıcı ve kuşatıcı olmak zorundayız.Müslüman coğrafyanın bahtsız insanlarıyla Hatay’da,Reyhanlı ‘da nasıl birlikte yaşadık, ekmeğimizi paylaştıksa , onların çocuklarını, “şehit çocukları okullarında  kucakladıksa bundan sonraki reflekslerimiz aynı olabilmeli.Böyle olursa mesajımız Afrin’ den çok öteye, aynı dili konuşan yüreklere, “yalnızlara “,  iyiler cephesine ,  tüm dünyada sorgulayanlara ,teslim olmayanlara, umut edenlere sirayet edecektir.Aksi halde düşmanımızın kullandığı silahlara  benzeyen tüfeğimizin, tabancamızın, kurşunumuzun  tesiri de onların akibetine benzeyebilir.

Previous
FAMİLİA ‘LI GÜNLER
AFRİN ‘DEN DAHA ÖTEYE …